Bana sürekli neden istişare kapılarının kapatıldığıyla alakalı
yazıyorsun diye soruyorlar. Başımdan geçen bir hadiseyi aktaracağım.
2014 yılında abiler, MİT-Emniyet telefonlarımızı dinliyor diyerek iletişim konusunda "Tedbir" için program geliştirmeye karar verdiler. Buraya kadar herşey normal sürecinde gerçekleşti. Bir çıkış noktası gerekiyordu. Asıl ihanet burada başladı.
"Bylock" programını yüklememiz üzerine talimat geldiği zaman, ben buna
ilk karşı çıkanlardan biriydim. Şimdi sebebini açıklayacağım.
"Bütün yumurtaları neden aynı sepete koyuyorsunuz? Sepet düşerse tüm yumurtalar kırılmaz mı?" dedim. Abiler ise sert bir üslupla sorgulama, denileni yap dediler. Hülasa o zaman da bana hain nazarıyla muamele ettiler.
Sonra, "istişare etmeden" ve "istişare etmeyi suç sayarak" aldıkları bu elim karar neticesinde, "Tedbiri terk eden bizden değildir" düsturuyla devlet dairelerinde
çalışırken oruç ve namaz gibi ibadetlerini tedbir üzere yerine getiren
100 binlerce hizmet gönüllüsünü kendi elleriyle ifşa ettiler. "Tedbiri terk eden bizden değildir" düsturuna muhalefet ve ihanet ettiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder